Göz Çukurunda +3 Uzatma: GÜLÜMSE KADIN

Göz Çukurunda +3 Uzatma: GÜLÜMSE KADIN

24 Kasım 2017

-Geçen zamanla birlikte hüzünlü hayatımızın +3’ünü oynuyorum. Bundan tam 3 yıl önce 90 dakikalık hayat maçımı birlikte başlattığımız maç, +3 zaman ilavesiyle devam etmekteydi. Bugün 21:45’te hayatımın hakemi olan yine ben,birlikte çıktığımız maçta o düdüğü çalıp bitirdim.

-Geçen zamanla birlikte dilime bir kelime dolaştı: ‘’Hocam!’’. Herkesin bir öğretmen olduğunu düşünerek yaklaştım insanlara ve doğru olanda buydu. Herkesten bir şeyler öğrendim. Akıp giden zamanda yine en iyi hocamı bulmuştum. En değerlisiydi bundan eminim. Çok şey öğretti, öğrendim. İlkokul öğretmenimi geçti en azından…

-Geçen zamanla birlikte boynuz kulağı geçti tabi. Öğrenmekten çok öğretmeye başladım, öğrenmemek için direndi; defalarca telkinlerde bulunduğumda ise suçu öğretmenine attı. Suçlu bendim. İçimden geçenler bir rüzgar esintisiyle eş değer güce sahipti. Yıkılan kimse yoktu, ben hariç. Haklıydı herkes, ben hariç. Seviyormuş herkes, ben hariç. Daima yanındaymış herkes, ben hariç. Unuttuğu tek şey: Aptaldı herkes, ben HARİÇ.

-Geçen zamanla birlikte insan dengesini çevresinde aramayı bırakıyor. Kendinden öteye gidemez hale geliyor. Mesela ben, arardım her şarkı da seni… Eğer seni anlatmıyorsa bana, kötü der geçerdim. Sensiz şarkının anlamı olur muydu hiç? O zaman ne gerek var dinlemeye derken iyi bir şeyi öğretmişti o zamanlar bana… Onsuz şarkıların daha değerli olduğunu, bu değerin bizden mütevellit bir katkı olduğunu gözlerim önüne dikmişti.

-Geçen zamanla birlikte insanlara sarılmayı özlemiştim. Hatta her laftan sonra ‘’Yaşıyorum be, karşımda bir insan konuşabiliyor.’’ diyip anın verdiği haz ile sarılasım geliyordu. Sarılınca sana herkesin ahirette aradığı cenneti iki kolumun arasında bulabiliyordum ben. Ne zaman sarıldığım sen, kardan bir heykele dönüşüp fikirlerinle eriyince ben boşluğa sarıldığımı fark ettim. Sarılmak anlam içinde anlamsızlaştı.

-Geçen zamanla birlikte huylu huyundan vazgeçti. Özür dilemeyi her defasında dile getiren ben, özür dilenebilecek bir kişi göremedim… Hata yapınca kabullenen ben, karşında durunca benimkilerde hatamıymış deyip düşündüm. Özrü kestim. Düşe kalka ayaklarım üstünde hatamın ne  olduğunu kabullendim. Maçı bitirdim.

 +3

-Bir yere varacağınız kişilerin sizi uçuruma bırakıp ‘’Atla hadi!’’ demelerine izin vermeyin. Neden yürekli gözüküp, timsah göz yaşları ile sularlar kaktüslerinizi…? Sizler gece bir köşeye çekilip göz çukurlarınızdan neden su çektiniz…? Üzüldüğünüzü görmedikleri zaman vicdansız yaftası yemek hoşunuza mı gidiyordu..? Asla ama biliyordum ki ben ne zaman üzgün gözükürsem o uçurumdan atlamış olacaktım. Bekledim. Taş kesildim. Öyle bir an geldi ki o taş parçalandı ve yine kendimi buldum. Taşı parçalayan içinden doğan çiçekten başka bir şey değildi… Mevzu bunla kaldı. Ne sözünden ettirdim, ne de sözünü geçirttim… Adını duyunca oda değiştirdim. Ona karşı tek kazandığım şey bu dönem de saygı oldu… Her tartışmada yitirdiğim saygıyı bu sefer kazandım. Yokluğuna saygı duyuyorum, varlığına öfke…



-Yıkılmazsınız..! Devrilmezsiniz artık. Ne diyorduk +3 uzatmada hakem olan da bizdik. Beraber başlatsanız dahi bitirmeniz gerekli. Erken düdüğü çalmadım. Bekledim. Hak ettiği gibi bekledim. Farkına vardım ki uzadıkça düşüyordum. Uzatmadım. Şimdi ondan iki kat daha iyi ayaktayım. Sayfalarca nefreti silip atmak için vaktim yoktu. Gözümden öteye gidemeyecek kadar sevdiğim insanı, göz çukurumun uçurumundan aşağı attım.  Haydi şimdi GÜLÜMSE KADIN!

"-her şeyden biraz kalır-
diyor birileri, çoğulluk haklılıktır
kavanozda biraz kahve
kutuda biraz ekmek
insanda biraz acı
insanda biraz mutluluk''
-Turgut UYAR


(Yazılan metin kurgudur. Yaşanılanlar kurgudan ileri gidemeyecektir.)







Yorumlar

Popüler Yayınlar